BAŞLIK ;BESLENMENİN KÖKENİ; GASTRONOMİYE MİTOLOJİK BAKIŞ AÇISI 3.Bölüm
Amerika Mitolojilerinde Yiyecek Unsurları
Amerika, Christopher Columbus’un İspanya krallığından aldığı maddi destekle keşfedilmemiş ticaret rotaları bulma amacıyla çıktığı keşif yolculuğu esnasında keşfedilmiştir. Christopher Columbus aslında bu yeni rota aracılığıyla Hindistan’a varacağını zannetmektedir. Çünkü orta çağ döneminde sadece üç kıtanın var olduğu zannediliyordu. Bu kıtalar Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları olarak bilinmekteydi. Christopher Columbus İspanya’dan yola çıktığı yolculuğunda kendini Amerika'da bulmuştur.
Yeni bir kıta keşfetmesi Avrupa’da birçok uygarlığın Amerika’ya göç etmesine sebep olmuştur ancak ne yazık ki orada yaşayan Amerikan halkı Avrupalıların getirdiği virüslere bağışıklıklarının olmadığını bilmiyorlardı. Avrupa’dan gelen göçlerle birlikte yayılan hastalıklarla yerli halkın yüzde 90 a yakını ölmüştür.
Avrupa keşfettiği bu kıtanın zenginliklerle dolu olduğunu fark etmiştir ne yazık ki işgal edilen Amerika beraberinde yerlilere zülüm getirmiştir. Yerli halk Nüfuslarının hızla düşmesi ile beraber Avrupa uygarlıklarının köleliği altına girmiş ve hayatta kalan çoğunluğu topraklarını bırakmak zorunda kalmışlardır. Avrupa insanlarının yerli halk ile iletişimleri sonucunda birçok bilgiye bugün ulaşabilmekteyiz. Amerikan yerli halkları Avrupa Asya ve Afrika’dan tamamen bağımsız bir şekilde gelişmiş farklı beslenme alışkanlıklarına ve kültüre sahip olduğu görülmüştür. Amerika’dan diğer kıtalara yayılan en önemli 3 besin şunlardır; Mısır, tütün ve patatestir.
Önemli 3 besin dışında kakao, Kaju , patlıcan ve domates gibi Avrupalının bilmediği ve tüketmediği bu besinler Avrupa’dan Asya coğrafyasına kadar yayılmış ve benimsenmiştir. Diğer tüm kıtalarda olduğu gibi Amerikan yerli halkının da kendi aralarında uygarlıklara veya kabilelere bölündüğü bilinmektedir.
Bölünmüş tüm bu kabilelerde farklı dini inançlar, yeme alışkanlıkları ve kendi yaşam tarzları oluşmuştur. Amerikan yerli haklarının en bilinen uygarlıkları Aztekler, İnkalar, Mayalar ve Cahokialardır. Bu uygarlıkların kendilerine ait inanç sistemleri ve mitolojik hikayeleri vardır (Civitello, 2019).
1.İnka İmparatorluğunda Mitolojik Yiyecek Unsurları (Tahuantinsuyu; Dört Köşenin Krallığı);
İnka imparatorluğu bugün Peru’nun ant dağlarına denk gelen kısmında kurulmuş olan Cuzco adını verdikleri yerde yaşamaktaydılar. İnka imparatorluğu Güney Amerika’nın Pasifik kıyılarından ekvatora oradan da Peru , Bolivya ve batı Arjantin’e ve Şili’ye kadar yayılmıştır. İnka uygarlığının inançları Ortadoğu’da yer alan Mısır uygarlığının inançlarına benzemektedir çünkü onlar da Mısırlılar gibi ölülerini mumyalayarak gömmüşlerdir. İnkalar’ın günlük yaşamlarında aşırı beslenmeyi ve aşırı giyimi yasaklayan yasalar uygulanmıştır. İnka imparatorluğu dendiğinde akla gelen ilk şey ant dağların üzerinde kurdukları Machu Picchu adındaki şehirdir. Yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda Machu Picchu nun aslında dinsel Hac ziyaretlerinin yapıldığı bir şehir olduğuna kanaat getirilmiştir.
İnkalar ele geçirdiği topraklardaki insanları kendi inançlarına geçmeleri konusunda ve kendi ana dillerinin konuşulması yönünde büyük baskılar uygulamışlardır. Başkent sayılan Cuzco şehrinde Güneş tanrısı İnti’ye ibadet etmişlerdir. Medeniyeti altını işleme konusunda çok becerikli olduğu bilinmektedir. Çünkü altın kutsal sayılırdı ve adına Güneşin tatlısı adı verilmiştir. Günde iki öğün yemek yemişlerdir.
İnka kültüründe kutsal sayılan ve beslenmenin Temel yapı taşını oluşturan tahıl kinoadır. Yılın en önemli zamanı ekim dikim zamanının başlama dönemiydi. Bu dönem dinsel ritüeller yapılarak başlatılmaktaydı. Bu ritüellerden biri İnka kralının elini altın bir kürek alarak toprağı kazar ve ilk kinoa ekimini gerçekleştirerek ritüeli tamamlardı. İnka uygarlığında iki büyük ana temel besin kaynağından biri patatestir. Yaklaşık olarak 3 binden fazla çeşit patates vardır. İnka varlığının mitolojik inançlarına göre patatesler asla soyulmamalıdır çünkü inanca göre patateslerin eğer bilinçleri varsa soyulurken canları yanar ve ağlarlar bu nedenle tanrılar tarafından cezalandırılacaklarını zanneden İnkalar patateslerini asla soymamışlardır. İnka halkının diğer bir temel besini ise Güney Meksika’dan İnkalara ulaşan mısırdır. İnkalar mısıra Maize demekteydi. Çok fazla Mısır çeşidi bulunmaktaydı ve İnkaların tükettiği mısır çeşidi bizim günümüzde yediğimiz mısıra benzemiyordu daha büyük tanelere sahiptir ve tadı oldukça farklıdır. İnkalar bu besini yemek dışında içeceğe dönüştürmüşlerdir. Chicha adı verilen mısır birası günlük yaşamın bir parçasıdır. Amerika, Avrupa'nın sonradan tanıdığı birçok meyve ve sebzeye ev sahipliği yapmıştır. Bunlar Bal kabağı, Vanilya, domates, altın çilek, çarkıfelek çilek ve birçok kırmızı meyve Amerika’dan Avrupa’ya taşınmıştır (Civitello, 2019).
2. Maya Uygarlığında Mitolojik Yiyecek Unsurları
Maya uygarlığı Meksika’nın Yukatan bölgesinden güneydeki Chiapas’a kadar yayılmışlardır. Maya uygarlığı İspanyollar Amerika’yı keşfetmenden önce tarihlerini ve inançlarını kayıt altına almışlardır. İncir ağacının kabuklarından elde ettikleri kağıtlara kaydetmişlerdir. İspanyol istilasından sonra yazılmış olan Popul vuh afı verilen kitapları genellikle dini inançları, savaşları, yaradılış mitlerini, ölüm ve diriliş hikâyelerini içermektedir. Bu kitapta belirtilen yaratılış mitine göre yaratıcı doğru insanı yaratmaya çalışmaktadır, ilk insanları odundan yaratır ama ruhunun olmadığını görür. Onları yok etmek ister ve bir kasırga gönderir ancak odun insanlar ormana kaçarlar ve orada maymuna dönüşürler. En son denemesinde yaratıcı insanı Mısır hamurundan şekillendirmiş ve ona bir ruh vermiştir. Bu nedenle maya inancında mısır kutsaldır ve mısıra birçok anlam yüklemişlerdir. Maya mitolojisinde mısır yaşam ve ölüm döngüsünün sembolüdür. Mayalılarda İnkalar gibi mısıra Maize demişlerdir. Mısır tanrısı Centeotl’e ibadet etmişlerdir. İnanca göre bu tanrının bedeninden bitkiler doğmuştur. İnanca göre mısır tanrısı kendini yer altına gömmüştür. Saçlarından pamuk, bir gözünden cacatzli tohumu, burnundan chia, parmaklarından Camotli meyvesi ve en önemlisi tırnaklarından mısır türü çıkmıştır. Geri kalan bedeninden diğer meyveler ve besinler üremiştir.
Maya inancında eğer bir kişi beyaz mısırın hasat döneminde ölmüş ise mezara beyaz mısırdan hazırlanan Atolli içkisini içmek için hazırlanmış kaplarla beraber kişiyi gömüyorlardı.
Mısır tanrısının bedeninden üreyen en önemli meyve ağacı kakao ağacıdır. Mayalar Amerika’ da yaşayan diğer uygarlıklardan önce çikolatayı keşfetmişlerdir. Kakao meyvesini birçok alanda kullanırlarken günlük yaşamda da tüketilen önemli bir besin sayılıyordu. Hatta kakao meyvesinin beyaz etli kısmından Chicha adlı bir içki yapmışlardır. Kakaonun birçok çeşidi vardı genellikle para yerine kakao kullanmışlardır. Dini ölüm seremonilerinde asiller öbür yaşamda da çikolata içebilmeleri için süslü taslarla gömülmüşlerdir.
Tüm diğer dini inanışlarda olduğu gibi yemek toplumun ve dinin bir parçası sayılıyordu. Mayalılar güneş tanrısına da tapmalarına rağmen inançlarına göre güneş gece bir jaguara dönüşüyordu bu nedenle jaguarlar avlanıyor çiğ şekilde eti ve kanı ritüel amaçlı tüketiliyordu. Aynı şekilde timsahlar yeniyor ve derisi kullanılıyordu. Yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda Mayaların iguanaları, kertenkeleleri ve geyiğin butlarının tanrılara kurban sunusu yapıldığını öne sürmüşlerdir.
Maya yazıtlarında arılar önemli yer tutmaktaydı her yıl arılar için festival düzenlerlerdi ve maya takviminde arı tanrılarının isimleri verildiği bilinmektedir. Arı ayı festivali zamanı arınma zamanı olarak görülüyordu. Mayalar Balmumunu ve balı arı tanrılarına dini ritüellerde sunu olarak veriyorlardı.
Maya toplumunda yağmur tanrısına insan kurban ediyorlardı ancak insan kurbanı olmadığı dönemlerde çikolata bir tür gıda boyası ile renklendirilerek kana benzetiliyor ve sunu yapılıyordu. En çok hayvan kurbanları , bal , mısır ve kakao ile sunular yaptıkları bilinmektedir (Civitello, 2019).
3.Aztek İmparatorluğu Mitolojisinde Yiyecek Unsurları
Aztek imparatorluğu yazılan efsanelere göre 1325 yılında Kuzey Meksika yer alan Aztlan bölgesinden Maya İmparatorluğu’nun yaşadığı bölgeye gelerek yeni bir imparatorluk kurmuşlardır. Kendilerine Mexica demişlerdir. Aztek imparatorluğu maya imparatorluğunun yıkılışından yaklaşık olarak 400 yıl sonra ortaya çıkmıştır. Aztekler diğer imparatorluklardan farklı olarak birden fazla tanrıya yapmışlardır. Azteklerin günlük yaşamları yiyeceklere ve dinsel inançlara bağlı şekilde geçmiştir. En büyük tanrıları güneş tanrısı Huitzilopochtlidir. Yağmur tanrısı Tlaloc ve Mısır ve dağ tanrıları da çok önemli yer tutmuştur. Azteklerin inancına göre tanrıların var olmaya devam etmesi için onlara kıymetli su adını verdikleri insan kanını sunmuşlardır. Her ritüellerde genellikle tanrılara adak olarak insanlar kurban edilmiştir. Her tanrının kurban alma şekli farklı şekillerde yapılmıştır. Bazı zamanlar kurban edilen insanların bedenlerinden arta kalanlar parçalara ayrılarak Mısır ve tuz ile haşlanıp gramlık parçalara bölünerek diğer insanlar tarafından yenmiştir. Tanrılara insan dışında bıldırcın, mısır ve horoz ibiği çiçeği sunu olarak verilmiştir. İmparatorluğu’nda aşçılar büyük önem taşımaktaydı ancak eğer asil bir kişinin aşçısı iseniz o kişi öldüğü zaman, diğer dünyada yemek yiyebilmesi için aşçıların a ihtiyaç duydukları bilinirdi bu nedenle ölmüş olan asil kişinin aşçısı canlı şekilde gömülmüştür. Aztek imparatorluğu hakkında bildiğimiz her şey Floransa kodeksi adı verilen derleme kitaptan elde edilmiştir. Aztek İmparatorluğu’nun başkenti kalp biçimli bir kaktüs meyvesi şeklinde oluşmuş ve gölün ortasında yer alan bir ada olarak belirlenmiştir. Hint İnciri adı verilen bu kaktüs meyvesinin şekli kutsal olarak görülmüştür. Maya İmparatorluğu’nda olduğu gibi Azteklerde de mısır günlük beslenmelerinin yüzde seksenini oluşturmaktadır. Birçok mısır türü tüketileceği şekle göre isimlendirilmiştir. Flour corn adlı mısır un yapmak için kullanılmıştır. Oysa bugün bildiğimiz mısır sert mısır olarak adlandırılan mısırın ve un mısırının melezidir ve adı sarı at dişi mısırı olarak geçer. Günümüzde bu melez mısırı Taco, mısır cipsi, mısır unu ve nişastası yapmak için kullanmaktayız. Mısır tanrısı Cinteotle’nin tapınağına yiyecek sunuları yapılmıştır. Bazen mısır başakları bazen de günlük yedikleri mısırdan yaptıkları yemekleri sunmuşlardır. İnanca göre her türlü mısırı tanrı Cinteotle yaratmıştır.
Diğer bir inanca göre günlük yaşamda mısır unundan yapılan tortilla yemeyen insan hayat enerjisini kaybeder ve hızla ölüme yaklaşır.
Aztek mutfağının ve dinsel festivallerin temel besini Tamalelerdir. Tamelelerin birçok çeşidi vardır ancak en basit yapım şekli; mısır koçanlarının yapraklarına çeşitlendirilmiş mısır konur ve kapatılarak buharda pişirilmesiyle yapılmıştır. Dinsel festivallerde insanlara bir kere almak şartı ile elleri doluncaya kadar çok tamale verilirdi. Ancak bir kişi hile yapar ve daha çok almak isterse o kişinin ellerine kamışla vurularak iz bırakılır ve elindeki tamalelerde alınırdı.
Aztek kültüründe dini ritüellerin bir parçası olan yiyecek ise horoz ibiği çiçeğidir. Dini ritüellerde bazen tanrılara sunulmasının yanı sıra tamalelere katılarak tüketilmiştir.
Horozibiği tohumları Tzoalli denilen hamur yapmak için agave bitkisinin yapraklarından elde edilen tatlı içecek ile karıştırılarak yapılırdı bu hamura tanrıların ve piramitlerin şekli verilir insanlar tapınarak bu yiyeceği yer daha sonra kalanlar ile tanrılara sunular yapılmıştır.
Diğer Amerika uygarlıklarında olduğu gibi çikolata (Chocolatl) tanrıların yiyeceği olarak görülmüştür. Mısır dan sonra gelen en önemli gıda çikolatadır. Çikolata içecek olarak savaşçıların ve halkın ılık olarak tükettikleri önemli bir içecekti. Çikolatayı çok farklı gıdalarla tatlandırmışlardır. Bazen şili biberi, mısır, vanilya ve birçok çiçek ile tatlandırılarak tüketmişlerdir. Çikolata içeceği yaşlılara yasaktı. Ritüel bir içecek sayılan çikolata en çok asillerin ve savaşçıların sofrasında bulunmuştur.
Hindi Amerika’da bulunan ve Avrupa’ya sonradan getirilen bir kuş türüdür. Aztek kültüründe çokça tüketilmesinin yanı sıra aynı zamanda Hindi mitolojik inanç açısından kutsal güneş kuşu olarak görülmüştür.
Diğer bir mitolojik hikayesi olan ve beslenmede yer tutan gıda şili biberidir. Yazılı kalan bir mite göre; Papago halkının inancına göre yaratıcı ilk yarattığı insanları muhteşem bir akşam yemeğine davet eder. İlk insan Narama davete çıplak gelmişti ve tüm vücudu tuzla kaplıydı. Narama yüzünden tuz alarak yiyeceklere serpti. Vücudunun alt kısmı Şili biberine dönüşmüştü. Şili biberini de yemeklere ekledi ancak misafirler vücudunun alt kısmından aldığı baharatı hakaret olarak gördüler daha sonra yemeğe teredüt eden misafirlere Narama tuzun ve biberin gerekli olduğunu söyler. Tereddütle yiyeceklerin tadına bakan misafirler tuzu ve biberi çok beğenen misafirler Şili biberini yaşamlarına katmışlardır.
Aztek kültüründe mitoloji ve yemek yaşamlarının temel yapı taşını oluşturmuşlardır. Tüm Amerika yerlileri yiyecekleri kutsallaştırmış ve özenle tüketmişlerdir (Civitello, 2019).
Tartışma ve Sonuç
Yapılan araştırmalar sonucunda mitolojiler geçmişte yaşanılan ve insanların geleceğe aktarmayı abartı yollarla gerçekleştirdikleri hikayelerdir. Çoğu mitolojik hikâye insanların belli bir mantık çerçevesinde doğanın ve dünyanın yaradılışına anlam vermek için düşündüğü bir yoldu. Kutsal varlığın olduğunu varsayarak inanç ve ibadet sayesinde kendi yaşam amacını aradıkları bir yol olarak görülebilir.
Mitolojiler temel olarak yaşam tarzlarının kültürlerin geleceğe aktarıldığı bir köprü vazifesi görür. İnsanlar geçmişlerini bilmeden kendilerini boş hisseder ve geleceğe bakamazlar. Yiyecekler, günümüzde olduğu gibi geçmiş uygarlıkların, medeniyetlerin, toplulukların veya kabilelerin yaşamak ihtiyaç duyduğu şeylerdir.
Onların yaşamlarını devam ettirme ve gelecek bir nesil yaratmak için barınmadan önce gelen tek şeydir. Bu nedenle günlük yaşamın merkezinde yer alan bir şeyi tabi ki, inançlarına, tanrılarına , kültürlerine ve diğer birçok şeye katmışladır.
Geçmiş uygarlıkların kültürlerini, alışkanlıklarını öğrenmek ve bunları incelerek onlar hakkında bilgi edinmemiz, onları tanımamız geçmiş ile gelecek arasında bir köprü yaratmaktadır. Geçmiş yaşamları bilmek yapılan yanlışlardan ders çıkartarak, günümüzde ki ve gelecekteki problemleri çözmek için unutulmuş yöntemlerin tekrar gün yüzüne çıkmasına yardım eder. Geçmiş toplumların sırlarını açığa çıkaran arkeoloji bilimi, antropoloji bilimi gibi bulgular, kanıtlardan elde edilen bilgilerin tarih, sosyal bilimler , gastronomi ve diğer bilim dalları ile ortaklaşa yapılan çalışmalar ile çözümlenmesi ve halkın bilgilendirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Belki geçmişte yiyeceklere duyulan saygının üçte biri bugün ya da gelecekte duyulsa dünyamızın geri kalan ömrü uzayacak, öldürdüğümüz, tükettiğimiz topraklar, ormanlar tekrar canlanacaktır. Bu çalışmada vermek istenilen mesaj şudur; daha çok araştırma yapılmalı, yardımlaşa çalışılarak insanları bilgilendirerek, antik çağlarda yaşayan insanlar gibi doğaya saygı duyulmasını sağlanması ve bunun sonucunda gelecek nesiller için daha iyi bir yaşam bırakma amacıdır. Gastronomi bugün tüm bilim dalları ile iç içe geçebilecek potansiyele sahip bir daldır. Öncelikle gastronomi bölümünde bu tür çalışmaların yapılmasına destek verilmesi durumun da dalında uzmanlaşmış kişilerin görüş açılarının genişletilmesine yardım ederek bizden sonraki neslin daha iyi olacağına yardım edeceği düşünülmektedir. Yiyecekler olmadan hayatımızı idame ettiremeyiz bu nedenle özümüze dönmemize yardım eden mitolojik hikayelerin bilinmesi büyük önem arz etmektedir.
KAYNAKÇA
Akbay, O. (2014). Japon mitolojisinde kadın imgesi. Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, (32), 79-88.
Altuncu, A. (2014). Sümer mitolojisi bağlamında otorite tarafından şekillendirilen ibadet ve törenler. Kilis 7 Aralık Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1(1), 141-165.
Arslan, E. (2019). Çin, Japon ve Kore mitolojilerinin ortak söylenceler üzerinden incelenmesi. Doğu Asya Araştırmaları Dergisi, 2(1), 97-118.
Ashkenazi, M. (2019). Japon Mitolojisi (2 b.). (Ö. Özarpacı, Çev.) İstanbul: Say yayınları.
Ay, Ş., & Şahin, K. (2014). Eski yakındoğu'da yemek simgeselliği üzerine bir değerlendirme. Pursuit of History, (12).
Beşirli, H. (2010). Yemek, kültür ve kimlik. Milli Folklor, 22(87), 159-169.
Chiang, G. Ü. Antik Çin’de “gök” kavramının oluşumu: ön-qin dönemi dinsel inançlarının rasyonalizasyon süreci. Bildiriler Kitabı-III, 47.
Civitello, L. (2019). Mutfak & kültür, insanın beslenme tarihi. (Z. Nahya, & S. Örnek, Çev.) Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları.
Eskiyörük, D. (2016). Antik çağda zeytin ve zeytinyağı: Kilikya bölgesi örneği. Journal of Tourism and Gastronomy Studies, 4 (Special issue 1), 228-243.
Güleç, Ç. (2018). Coğrafya eğitiminde mitolojinin kullanılması. Eğitim ve Toplum Araştırmaları Dergisi, 5(1), 162-179.
Güveloğlu, A. (2018). Antikçağda beslenme ve damak tadı. İstanbul: Pinhan Yayıncılık.
Kaplan, M., & Arıhan, S. K. (2017). Antikçağdan günümüze bir şifa kaynağı: Zeytin ve zeytinyağının halk tıbbında kullanımı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 52(2).
Kayalı, Y., & Büyükbahçeci, E. (2018). Türk ve Hint mitolojilerinde doğa fenomenleri: güneş ve ay. Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, 6(15), 1168-1183.
Kayalı, Y., & Hakman, I. Yaban domuzu (Varāha) mitinin Hint mitolojisindeki yeri üzerine bir değerlendirme. Folklor/Edebiyat, 27(106), 503-516.
Kırçıl, Z. N. (2019). Hititlerde mitoloji ve ritüel. Proceedıngs book, 723.
Koç, D. E., & Dönmez, Ö. Ç. (2020). Türk mitolojisi ritüellerinde yer alan yiyecek ve içecekler. Journal of Tourism and Gastronomy Studies, 8(4), 3303-3318.
Kutluay Merdol, T. (2020). Beslenme antropolojisi 1 (4. baskı b.). Ankara: Hatiboğlu Yayınevi.
Memmedli, G. G., & Memmedli, Ş. (2019). Edebiyatta mit bağlamında Gürcü mitolojisi. Proceedıngs book, 392.
Özdemir, G., & Altıner, D. D. (2019). Gastronomi kavramları ve gastronomi turizmi üzerine bir inceleme. Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 12(1), 1-14.
Işık, S. (2019). Hayat ağacı ve kutsal ağaçlar: Türk ve Çin mitolojisi üzerine bir karşılaştırma. Uluslararası Beşerî Bilimler ve Eğitim Dergisi, 5(11), 546-566.
Önal, S. (2017). Kültür dünyasının ilk üretimleri: mitolojiler. FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, (23), 233-240.
Sünnetçioğlu, S., Sünnetçioğlu, A., Özkök, F., & Çarbuğa, Ü. (2019). Dokuz katmanlı troya mutfağı. Gastroia: Journal of Gastronomy and Travel Research, 3(1), 17-34.
Şahin, T. (2021). Eski Mısır toplumunda yeme ve beslenme kültürü. OANNES-Uluslararası Eskiçağ Tarihi Araştırmaları Dergisi, 3(1), 127-148.
Taş, E. (2019) Anadolu mitolojilerinde üzümün yeri ve önemi. Accelerating the world's research.
URL.1. (https://tr.wikipedia.org/wiki/De_re_coquinaria,) E.T. 2021).
URL.2.(https://acikradyo.com.tr/botanitopya/bereket-sembolu-pirincin-hikayesi) E.T. 20. 11. 2021).
URL.3. RESİM 1 https://www.evrensel.net/haber/309396/athena-poseidon-ve-referandum ) E.T. 2021).
URL.4. (https://acikradyo.com.tr/botanitopya/anadolunun-kutsal-agaci-incir E.T. 04.12.2021 )
Usta S. Yaman M., (2018), Türk mitolojisinde ve inanışlarında yiyeceklerin yeri, Atlas Internatıonal Refereed Journal On Socıal Scıences, 4 (12), 1022-1028
Yaşkan, S., (2020), Şintoizm’de ibadet (Shinto practices), Ankara Üniversitesi Akademik Arşivi Yüksek Lisans Tezi.
Yıldırım, K. (2018), İlk Çin kaynaklarına göre Kore tarihine ve kültürüne genel bir bakış. Türk Dünyası Araştırmaları, 120(237), 115-138
Yorum Yazın